Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
OSMANLI’DA KADINLARIN KURDUĞU EĞİTİM VAKIFLARI Osmanlı’da kadınların kurduğu vakıflar çok geniş bir yekûn tutar. Dinî kurum ve hizmetler, sağlık ve sosyal hizmetler, bayındırlık ve beledi hizmetlere yönelik vakıflar kuran kadınlar, eğitim ve öğretim hizmetleriyle ilgili vakıflara da ağırlık vermişlerdir. Eğitim kurumları inşa etmeleri ya da var olan eğitim kurumlarının çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak için tasaddukta bulunmaları Osmanlı kadınlarının şefkatini, merhametini, eğitimli bir nesil yetiştirme bilincinde olduklarını göstermektedir. Örneğin, Valide Sultan ve Hanım Sultan vakıfları, Osmanlı kadınlarının cömertliğinin bir göstergesi olmuş, halkın gözünde yöneticilerin prestijlerini ve meşruiyetlerini artırmıştır. Hürrem Sultan, Haseki semtinde, bünyesinde bir medrese ve mektebin de yer aldığı bir külliye inşa ettirmiştir. Bezmiâlem Valide Sultan da kurduğu vakıf kütüphanesi ve eğitim kurumlarıyla ön plana çıkmıştır. Nurbanu Sultan Üsküdar’da içinde bir medrese de bulunan Atik Valide Külliyesi’ni Mimar Sinan’a yaptırmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı
OSMANLI’DA KADINLARIN KURDUĞU EĞİTİM VAKIFLARI 29 Şevval 1445 De ki: İster ona inanın ister inanmayın! Çünkü o (Kur’an) daha önce kendilerine ilim verilenlere okununca, hemen yüzüstü secdeye kapanırlardı. (İsrâ, 17/107) Osmanlı’da kadınların kurduğu vakıflar çok geniş bir yekûn tutar. Dinî kurum ve hizmetler, sağlık ve sosyal hizmetler, bayındırlık ve beledi hizmetlere yönelik vakıflar kuran kadınlar, eğitim ve öğretim hizmetleriyle ilgili vakıflara da ağırlık vermişlerdir. Eğitim kurumları inşa etmeleri ya da var olan eğitim kurumlarının çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak için tasaddukta bulunmaları Osmanlı kadınlarının şefkatini, merhametini, eğitimli bir nesil yetiştirme bilincinde olduklarını göstermektedir. Örneğin, Valide Sultan ve Hanım Sultan vakıfları, Osmanlı kadınlarının cömertliğinin bir göstergesi olmuş, halkın gözünde yöneticilerin prestijlerini ve meşruiyetlerini artırmıştır. Hürrem Sultan, Haseki semtinde, bünyesinde bir medrese ve mektebin de yer aldığı bir külliye inşa ettirmiştir. Bezmiâlem Valide Sultan da kurduğu vakıf kütüphanesi ve eğitim kurumlarıyla ön plana çıkmıştır. Nurbanu Sultan Üsküdar’da içinde bir medrese de bulunan Atik Valide Külliyesi’ni Mimar Sinan’a yaptırmıştır. II. Dünya Savaşı sona erdi. (1945) Vakıflar Haftası (8-14 Mayıs) Bugün Greenwich saati ile 03.22’de içtima, 16.19’da Ru’yet olacak ve hilal ilk defa Asya Kıtası’nın ortasından itibaren görülmeye başlayacaktır. #diyanettakvimi
Reklam
#takvim
Diyanet Takvimi Ön Yüz: II. Dünya Savaşı sona erdi. (1945) Vakıflar Haftası (8-14 Mayıs) Bugün Greenwich saati ile 03.22’de içtima, 16.19’da Ru’yet olacak ve hilal ilk defa Asya Kıtası’nın ortasından itibaren görülmeye başlayacaktır. De ki: İster ona inanın ister inanmayın! Çünkü o (Kur’an) daha önce kendilerine ilim verilenlere okununca, hemen yüzüstü secdeye kapanırlardı. (İsrâ, 17/107) Diyanet Takvimi Arka Yüz: OSMANLI’DA KADINLARIN KURDUĞU EĞİTİM VAKIFLARI Osmanlı’da kadınların kurduğu vakıflar çok geniş bir yekûn tutar. Dinî ku- rum ve hizmetler, sağlık ve sosyal hizmetler, bayındırlık ve beledi hizmetlere yönelik vakıflar kuran kadınlar, eğitim ve öğretim hizmetleriyle ilgili vakıflara da ağırlık vermişlerdir. Eğitim kurumları inşa etmeleri ya da var olan eğitim kurumlarının çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak için tasaddukta bulunmaları Osmanlı kadınlarının şefkatini, merhametini, eğitimli bir nesil yetiştirme bilincinde olduklarını göstermektedir. Örneğin, Valide Sultan ve Hanım Sultan vakıfları, Osmanlı kadınlarının cömertliğinin bir göstergesi olmuş, halkın gözünde yöneticilerin prestijlerini ve meşruiyetlerini artırmıştır. Hürrem Sultan, Haseki semtinde, bünyesinde bir medrese ve mektebin de yer aldığı bir külliye inşa ettirmiştir. Bezmiâlem Valide Sultan da kurduğu vakıf kütüphanesi ve eğitim kurumlarıyla ön plana çıkmıştır. Nurbanu Sultan Üsküdar’da içinde bir medrese de bulunan Atik Valide Külliyesi’ni Mimar Sinan’a yaptırmıştır. T.C. Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı
Kitap tavsiyeleri buyurun
Kuran-ı Kerim (Hasan Basiri Çantay meali ) Siyer-i Nebi (muhtasar) Edebü’d-Dünya Ve’d-Din (İslam’da Dünya ve Din Edebi), İmam Maverdi Edep Eğitimi, Muallim Naci Batılılaşma İhaneti, D. Mehmet Doğan Türkçe Düşünmek, Türkçeyi Düşünmek– D. Mehmet Doğan Eğitim Felsefesi, Saffet Bilhan Eğitim Felsefesi, Hilmi Ziya Ülken Türk Tefekkürü Tarihi, Hilmi
İttihat, Osmanlıda oğlancılık, Rabıta, 28Şubat, Apollo, Yunan...
_İttihat Terakki Cemiyeti_ _Mustafa Kemal Paşa, Rauf Orbay, Kazım Karabekir, Fethi Okyar, Halil Kut, Mehmet Akif Ersoy, Fahrettin Paşa, Enver Paşa, Cemâl Paşa, Talat Paşa, İsmet İnönü, Celal Bayar, Ali Fuat Cebesoy, Ali Çetinkaya, Ziya Gökalp, Hacı Bekir, Tevfik Rüştü Aras, Said Halim Paşa, Nuri Conker, Çerkez Ethem, Yunus Nadi… _1889 devletin
Klasik Osmanlı sisteminde örgün eğitim veren üç temel kurum olduğu görülür. Medreseler, sıbyan mektepleri ve Enderun Mektebi gibi özel eğitim veren kurumları bu sistemin üç saç ayağını oluşturmaktadır. Bunlar arasında medreseler, Müslüman bireylerin aldıkları örgün eğitim yoluyla, teşekkül ve kuruluş döneminde devletin siyasi ve idari kadrolarında, yargı ve eğitim kurumları hiyerarşisinde yükselmesine olanak sağlayan seleksiyoner bir mekanizmaya sahipti. Medrese eğitimine insan kaynağı sağlayan en başat kurum ise kuruluş devirlerinden beri varlığını sürdüren mahalle mektepleridir Sıbyan mektepleri de denilen bu okullar, formel bir bilgi aktarım ve geliştirme alanı olmaktan çok, İslami kurallara bağlı geleneksel değerlerin taşıyıcısı olup, devasa sistemin çark dişlileri arasında uyumlu ilişkiler oluşturup geliştirebilen çocukları birer erişkin olarak yetiştirmekte, topluma ve hayata hazırlamaktadırlar. Bu okullar, temel dini bilgiler yanında, okuma-yazma öğretme ve Kur'an eğitimi verme özelliğini klasik dönemin sonlarına kadar sürdürmüşlerdir. Gerek kurumsal yapısında, gerekse ders öğretim metot ve araç kullanımı açısından sıbyan mekteplerinde 19. yüzyıla kadar belirgin bir değişme ortaya çıkmamıştır.
Reklam
Bir Osmanlı Aydını : Halid Ziya Uşaklıgil
Medeniyet, Batı’nın kaydettiği başarıyı kemal noktası kabul ederek bunun dışındaki her şeyi Batı’nın gerisinde görme tavrıdır. Böyle tasavvur edilen medeniyet kavramı evrimci özellikleriyle kendi dışındaki bütün oluşumları kendisinin bir ön aşaması, diğer hayat tarzlarını da kendisine zorunlu olarak yönelecek geçici bir insanlık hali olarak kabul
Fransa elçisi Marqius de Villeuve’nin İstanbul’da bulunduğu sırada (1728-1741), Reisülküttap Mustafa Efendi’den rica etmesi üzerine yazılan Kevakib-i Seb‘a adlı eserde, Osmanlıda uygulanan ilim ve öğretim usulü hakkında bilgi verilmiştir. Bu eserde, akaid, fıkıh, mantık, matematik, astronomi, anatomi ve tıbbın faydalı; felsefe ve astrolojinin zararlı; şiir ve edebiyatın ise ne zararlı, ne de zararsız bilimler olarak sayılması, müspet ilimlerdeki gelişmelerin ferdî çalışmalar dışında henüz eğitim hayatında gerekli karşılığı bulamadığını göstermektedir. XVIII. asrın sonlarına doğru ise modern bilimler, askerî alandaki yenileşme çalışmalarıyla eğitim hayatına girme fırsatı bulmaya başlamıştır. XVIII. Yüzyıl Türk Edebiyatı, Aöf
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.